30 Nisan 2020 Perşembe

Covidli Ramazan 4-5-6 Bakara Suresi - Dark 1. Sezon

Herkese Merhaba,

Hayırlı Ramazanlar. Ramazanın dördüncü beşinci ve altıncı günlerini işte geçirdim. Açıkcası abonelik hizmeti veren bir kurumda çalıştığım için halk ile temasın çok olduğu bir alanda çalışıyorum. Neyseki benim bölgem ve birimim diğer bölge birimlere göre daha rahat. Fakat sıkıcı olmaya başladı. Günlük gelen insan sayısı azaldı. Bir yandan da ofisdeki kişi sayısı azaldığı için daha da sıkıcı bir hale geldi. Yani gün boyu boş boş oturmaktansa kitap okumaya karar verdim. Şu an da İskender Pala'nın Mihmandar romanını okumaktayım. İnşallah yalnış birşeyler yapmıyorumdur.

Bir yandan da Meal hatmime başlamıştım. Bakara Suresinin Mealini okumuş bulundum. Kuran-ı Kerimin en uzun suresi olduğu için içinde bahsettiği konularda gayet geniş. Özellikle surenin ilk 5 ayeti, Ayetel Kürsi olarak bildiğimiz ayet ve Amenarrasulü olarak okuduğumuz son iki ayeti çok önemli. Fikrimce bu ayetlerin herkes tarafından bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. İlk beş ayette bir mümin veya müslümanın davaranışları üzerinde duruyor. Ayetel Kürsi ayetinde ise adını ayet için de geçen şu ifadeden alıyor:

" O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür."

Bu ifade aynı zamanda ontolojik ve kozmolojik içeriğe sahip.  Felsefe, Din Felsefesi, Teoloji gibi alanlarla ilgilenen kimselerin bu ayeti bence çok iyi bilmesi gerekiyor. Ben henüz okumasamda bu ayet hakkında Farabi, İbn Sina ve Gazali ne demiş? İlk fırsatta öğreneceğim.

Amenerrasulü olarak geçen son iki ayetin ilkinde ise imanın şartları yer alırken, son ayetinde ise güzel bir dua ile bizi karşılıyor...

"  Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): "Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."

Evet şimdi gelelim izlediğim diziye...

 

Dark 1. sezon ile karşınızdayım. Evet ne diyeceğimi bilmiyorum. Ama bu dizi gerçekten bir garip diyebilirim. İnsanı her 5 dakikasında bir zihninin anlamaya çalıştığı bir duruma sokan bir dizi.

Diziyi anlamak gerçekten zor. Biraz fizik bilmek şart. Paralel Evrenler, Solucan Delikleri, Higs bozonu. gibi

Konusu:
2019 yılında kasabalı bir oğlanın kaybolması, tuhaf ve trafik bir geçmişe sahip olan küçük alman kasabası Winden'ın sakinleri arasında korkuya neden olur.
Şöyle bir fragmanını da koyayım.

Buraya kadar Stranger Things gibi gelsede izledikçe Stranger Things'den daha farklı bir yapıya sahip olduğunu anlayabilirsiniz.

Dizinin intorusunu da çok beğendim. Müziği harika....


Şimdi baştan söyleyeyim. Dizi gerçekten adıyla müsammaha bir dizi. Tam anlamıyla karanlık bir dizi. Alman insanının soğukkanlılığını bize çok güzel yansıttığını düşünüyorum.

Dizi hakkında daha uzun yazmayı isterim ama spoiler da vermek istemiyorum. Diziye puanım 10 üzerinden 8 o da aile kurumunu çok ciddiye almadıkları için. Ama onun dışında her anlamıyla iyi bir dizi. Size sadece şunu diyeyim.

33 yıl öncesine gidip, anne ve babanızın nasıl insanlar olduğunu görmek yada bir 66 yıl öncesinde dedelerinizin gençliğine tanıklık etmek nasıl bir his olabilir?

Yine de şuraya bir soy ağacı koyayım da ne olur ne olmaz. 




 Evet yazımı fazla uzatmak istemiyorum. Aslında yazasım baya var da çok uzun olacak.  Dizinin ilk sezonunu izlediyseniz yorumlarda tartışalım. :)

27 Nisan 2020 Pazartesi

COVİDLİ RAMAZAN 1-2-3 SPRİTED AWAY - AFTER LİFE 2. SEZON

Herkese Merhaba,

Ramazan ayının ilk günlerini birlikte geçiriyoruz. Bu günleri hatırlamak adına Corona Günlüklerim adlı bir seri hazırlamıştım. Şimdi ise Covidli Ramazan adlı bir seri hazırlamak istiyorum. Ama üçer gün üçer gün yaptıklarımı anlatmaya çalışacağım. Neden bu yolu seçtim?

Aşağı yukarı günler birbirinin aynı olmaya başladı ve Aslında çok da bloga vakit ayıramadım. (Şimdi kızmayın bana, ev de olsamda çoğu zaman telefonu elime alacak vaktim olmadı. Hatta yorumlarınıza bile daha cevap veremedim. ) Ramazan da toplam 10 yazı yazmaya karar verdim.

23 Nisan 2020 Perşembe

RAMAZAN'A GİRİŞ ve 23 Nisan

Herkese Merhaba,

Bugün 23 Nisan hem de akşamına Ramazan Ayına girmiş bulanacağız. Bu iki günün de coşkuyla kutlamamız gerekirdi. Gayet şenlikli heyecanlı bir gün olması gerekirken bir virüs sayesinde evlerimizden kutlamaya başladık. Akşam ise balkonlarda sevincimizi paylaşıp ardından da ilk Teravih  namazımızı eda edeceğiz, inşallah.

Evet herkesin olduğu gibi benimde ramazan planlarım var. Madem bu Ramazan Sokaklarda olmayacağız, iftar davetlerimizi gerçekleştiremeyeceğiz, O zaman biraz daha içe dönme zamanı gelmiştir. İçimize daha da dönmek adına Ramazanın ilk haftası günde 1 saat tüm teknolojik aletlerden uzak geçirmek istiyorum. 2. Hafta ise 2 saat, 3. hafta da 3 saat ve Ramazan Ayının son haftası da günde 4 saat itikaf'a girmek istiyorum. İnşallah faydası olur. Tefekkür ile geçen bir Ramazan ayı olur. Önceki Ramazan aylarının kıymetini anlarız. Çünkü Ramazan çoğumuz için kalabalık sofralarda paylaşılan muhabbet ve huzurdu.

Açıkcası Ramazan mutlaka hediyesiyle gelir. Hayatımdaki değişimlerin çoğu Ramazan ayında gerçekleşti. Örneğin geçen yıl aylardır beklediğim Mülakat sınavımın sonucu olumlu açıklandı. Önceki yıl daha güzel bir haber aldım. Bu yıl ise virüsün bitmesini istiyorum.

Çocukluğumdan beri hayalim İstanbul'da bir Ramazan geçirmekdi. Sultanahmet, Süleymaniye, Eyüp Sultanda iftar ve sahurlara katılmak en büyük hayalimdi ama bu yıl gerçekleşmeyecek. Bu şehirden ne kadar şikayet etsem de güzel bir Ramazan yaşamadan gitmeye hiç niyetim yok.

Bu arada bugünlerde neler yapıyorum biraz da ona deyineyim.



Evet Dalgano Kahve'yi bende denedim. Görüntüsü çok güzel oldu ama tadını pek beğenmedim. Çünkü ben kahve ile şekeri çok sevmiyorum. Ayrıca 1 çorba kaşığı kahve de fazlasıyla ağır geliyor. Değişik kombinasyonlarla tarifi hafifletmeye çalışıyorum. Daha şekersiz ve daha sof bir tat yakalayınca ayrıntılı bir post yazacağım. Açıkçası soğuk bir kahve olduğu için Ramazan'da iftardan sonra bence güzel gider. Türk Kahvesi ile denedim pek olmadı, Bal ile denedim daha güzel oldu. Ama bal için biraz daha uğraşmam gerek.



Evet bu hafta pek hamur işi yapmadım. Evvelki hafta denemediğim şey kalmamıştı. Yok bazlamaydı, yok pizzaydı derken ödem ve kilo olarak döndü. Bu hafta sadece dereotulu peynirli poğaça yaptım. Buraya tarifini de bırakmak istiyorum.  Kahvaltıda bir kaç adet yiyip gerikalanı buzluğa attım. Sahura hazırlıksız girmeyelim değil mi? Çok da pratikmiş. Korana bitsin çatkapı misafir gelirse hemen yaparım.



Evet, yemek içerikli bir yazı oldu ama ne yapayım. Ramazan gelmeden bir yazayım hem de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutlayayım istedim.


22 Nisan 2020 Çarşamba

Romance Is A Bonus Book




Merhaba,

Uzun zamandır, Kore dizisi izlemiyordum. Uzun bir ara sonrası tekrar izlemeye karar verdim.

Tabi favori oyuncum Lee Jong Suk'dan yana tercihimi kullandım. Askere gitmeden önceki dizisini izleyelim dedim. Düşünün yani uzun zamandır izlemiyorum. Her neyse açtık ponçik ponçik izliyoruz.

Bildiğimiz bir Romantik Komedi dizisi, dizinin başlangıcı dikkatimi çok çekti ilk bölümü bunun için izledim.

21 Nisan 2020 Salı

Bir Garip Kitap Mimi



 Herkese Merhaba, 

Uzun zamandır mim yazmadım. Sanırım Bloglara bir bakınıp çıkmamdan dolayı olabilir. Bu yılın ilk Mimi benim için yine bir kitap mimi, bu yüzden mutluyum. Yıl başlayalı 4-5 ay oldu. Düşünün daha yeni mim yazıyorum. Beni Numan arkadaşımız mimlemiş. Kendisine çok teşekkür ediyorum. 

Onun mimini de okumak için buraya tıklayablirsiniz.

20 Nisan 2020 Pazartesi

Hoşgörü Üzerine Bir Mektup - John Locke




Herkese Merhaba,
Daha önceki yazılarımda bu kitaptan bahsetmiştim. John Locke okumalarına başlamadan önce ikisini de farklı kitaplar zannedip almıştım. Bundan bahsetmiştim. İlk başka aynı kitapları aldığımı gördüğümde biraz üzüldüm. Ama bir yandan da iyi oldu. Çünkü farklı bir çevirmenin nasıl çevirdiğini görmüş oldum. Çeviri büyük bir etmen.  Örneğin bu kitap da Tolerans kelimesi yerine "hoşgörü" tercih edilmiş.

Öncelikle kitapla ilgili bazı önemli bilgileri vermek gerektiğini düşünüyorum.

*Kitap Liberte Yayınlarından çıkmış.
*Yayıncının "Özgürlük Klasikleri" adlı bir serisi var, bu kitap da bu serinin bir kitabı...
*Kitabın Çevirisini Melih Yürüşen yapmış.

Önceki yayın grubuna kıyasla, kısaca John Lock'dan söz edip ardından da kısa bir çevirmen önsözüyle başlamışlar. İşte bu nokta kitabı ayıran burası, diğer çevirinin girizgahı kitap kadar vardı. Çeviride o kelimeleri neden seçtiklerini, hatta dipnotlar için özel araştırmalar yaptıklarını görmüş oldum. Ayrıca biraz tarafsız bir tutum da söz konusuydu.

Liberte Yayın Grubu, Melih YÜRÜŞEN biraz kitap içeriğiyle bağlantılı olarak Laiklikden dem vurmuş. Aslında iyi yapmış. Çünkü Locke'un yaptığı etkileri bugün görmek mümkün, biraz da bu konuyu araştırmış oldum. Ama fazla girmek istemiyorum.

Her iki kitapda da altı çizili bölümlerim hemen hemen aynı sayılır. Altını çizdiğim yerleri çok beğendiğim için değil, bugünün dünyasını iyi anlattığı için de çizmiş olabilirim değil mi? Lakin bazı sözleri çok beğendim.

"Şefkat ve samimiyet mükellefiyeti altına sokamaz. Siyasi yönetimin işlerini, din işlerinden kesinlikle ayırt etmeyi ve ikisi arasına adil sınırlar koymayı bütün her şeyin üzerinde zorunlu buluyorum. "

"İster bir Hristiyan, ister bir putperes (pagan) olsun, ona hiçbir şiddet yöneltilmemeli ve kötülük edilmemelidir. Hayır, çıplak adaletin dar ölçüleriyle kendimizden memnun kalmamalıyız; merhamet, cömertlik ve geniş fikirlilik buna ilave edilmelidir. "

"Eğer bir insan doğru yoldan ayrıldıysa, bu onun kendi talihsizliğidir, bu durumun dünyada onu perişan etmesi beklendiğinden, onu cezalandırmanız gerekmez."

"Hükümdarlar, gerçekten, güç bakımından insanlardan üstün doğarlar, fakat doğada eşittirler. Hukuk ve yönetme Sanatı başka konularla ilgili fazla bilgi içermez; bunlar en az da idn konusunda belli bilgileri içinde barındırırlar. Çünkü, eğer böyle olmasaydı, yeryüzü efendilerinin dini meselelerde karar verirken bu derece engin bir şekilde farklılaşmaları nasıl mümkün olurdu?"

"Hıristiyan dini, bu yollarla o ülkede kök salarak yayılırsa da hemen en güçlü din haline gelmez. İşler bu minvaldeyken, barış, dostluk, iman ve eşit adalet onlar arasında korunur. "

"Fakat hiçbir şey, insanların genelde uyguladıkları moral, hukuki, ve resmi kurallardaki genel ayrımcılık kadar saçma olamaz: zira bu şekilde yasalar, sadece ve sadece ait oldukları toplumun insanları için bağlayıcı olabilirler. "

" Ama insanları fesat için biraraya getiren tek bir şey vardır, o da zülümdür."

"Adil ve ılımlı yönetimler, her yerde huzur ve emniyet içindedirler: oysa zulüm, kargaşaya yol açarak insanları rahatsız verici ve zorbaca bir boyunduruğu reddetme mücadelesine sevk eder."

Sağlıklı, huzurlu günleriniz olsun.

19 Nisan 2020 Pazar

Narcos 1. Sezon


Narcos - Dizi 2015 - Beyazperde.com
Herkese Merhaba, 

Narcos dizisinin ilk sezonunu izledim ve sizlerle dizi ile ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. 

Öncelikle hiç bir zaman Escobar'ın abartılmasını anlayamadım. Diziyi de şu sebeple izlemedim. " Bir suç çetesi liderini kesin sevimli gösteriyorlardır." 
Karantinadan aylar önce sohbetini sevdiğim bir arkadaşım tavsiye etmişti. Kendisinin sohbeti iyidir. İzlemelisin deyince listeme ekledim. Bu kararımda Marmaray da FilmBox'da reklamlarını görünce izlemeye karar verdim. 

Açık konuşmak gerekirse ilk bölüm bana çok sıkıcı geldi. Hatta uyudum. Evet öyle bir huyum var dizi ya da filmlerin bölümlerini saat 22.00'dan sonra seyredince baya baya uykum geliyor. O yüzden sıkıcı gelmiş olabilir. Hatta bu sıkıcı bulduğum dizilere mahsus bir şey de değil. Sherlock'da bile uyumuş insanım. Tabi sonra tekrar seyrettim. 

Ama ikinci bölümü seyrettiğimde gerçekten çok ama çok beğendim. Hikayenin akışı sizi içine çekmekle kalmıyor. Adeta olayları yaşatıyor. 



3. Bölüm de ise dizinin ortalarında Escobar'ı biraz olsun sevimli gösterildiğini düşündüm. Fakat bölüm sonunda tiksindim. Hatta diziyi izleyenler bilir, o bölümden itibaren kim hakkında konuşuyorsa öldürüyor. Evet spoiler vermiş olabilirim ama zaten tarihi gerçekler. İlk bölümü izledikten sonra Escobar'ı öldürdüğü insanları, hatta Kolombiya tarihine az buçuk göz atacaksınız.  Yine de diziyi izlerken Escobar'ı canlandıran Wagner Moura'yı baya sevimli bulabilirsiniz. Ben buldum. Fakat bunu oyuncunun sempatik olmasına yordum. Keşke biraz daha sempatik olmayan birine benzetselermiş. O bölümden bir alıntı: 

Fakir bir ülkenin fakir bir şehrinde fakir bir ailede doğduğunuzu ve 28 yaşına gelmeden sayamayacağınız kadar paranızın olduğunu hayal edin. ne yapardınız? Hayallerinizi gerçekleştirirdiniz. Sorun şu ki kimse sahip olduğu hayalleri kontrol edemez. Özellikle Pablo Escobar’sanız. Özellikle Kolombiya’da büyüdüyseniz. büyülü gerçekliğin Kolombiya’da ortaya çıkmasının bir sebebi var. Kolombiya hayallerin ve gerçeklerin birleştiği bir ülkedir. İnsanların Kafalarının Icarus kadar güzel olduğu bir ülke. Ancak büyülü gerçekliğin bile sınırları var.
Güneşe çok yaklaştığınız zaman hayalleriniz erir gider.


Bu arada dizi boyunca Wagner Moura kilo olmaya devam etmiş. Normalde fit bir insanken kilo almak zor olmuştur. 

Bunun yanında dizi boyunca iyi adamın tarafını tutmak istesem de tutamadım. Ama bu sefer tutamadım. Çünkü dizi boyunca ABD'li ajanların kahramanlığını izledik. Abd iyi adamdı, Kolombiya ise çok kötü olarak gösterilmiş. Aslında çok kötü olabilir, çünkü Polislerin ve Askerlerin rüşvet almasını az çok anlıyorum. Fakat dizi boyunca Kolombiya Başkanı ya da herhangi bir siyasi çıkıp da: 

"Ey Amerikalılar! Biz kendi suçlumuzu kendimiz yakalarız, Escobar'ı sizden öğrenecek değiliz. İç işlerimize karışmayın. " diyen yok. 

Hadi bunu diyemiyorlar, ülkedeki güçsüzlükten dolayı ama en ufak hoşnutsuzluk göstermiyorlar. Gerçi ABD yapımı bir dizi izliyoruz. Olayları ne kadar tarafsız anlatabilirler ki? Ekşi sözlükten okuduğum kadarıyla M-19 ile ilgili verilen bilgiler yanlışmış, açıkçası pek de araştırmadım.  

Dizi'de beğenmedim diğer kısım ise malum sahnelerin her bölümde gereksiz bir biçim de gözümüze sokulma çabasıydı. Halbuki dizinin buna ihtiyacı yok ki, gerilim, aksiyon zaten size diziyi izlettiriyor. 

Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Bu dizi maalesef aile ile izlenebilecek bir dizi değil ama tavsiye ediyorum. 

Bu arada dizi boyunca Escobar'ı sempatik bulanlar olmuş. Evet bazen göze sempatik gelmese de bir şeytan o, o yüzden lütfen bunu aklınızın bir köşesinde tutun. Sosyal Medyada gördüğüm kadarıyla bu kişi fazlaca övülüyor.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...